Afrika’da 13 kişilik ailesine bakan Halime Farih Teyze’nin zorlu yaşam mücadelesine nasıl umut olduk? Bu anlamlı hikâyeye tanık olun.
İçerikler / Halime Farih Teyze'nin Hikayesi
Uzaklarda, Afrika’nın sıcak ve kurak topraklarında küçük bir köy var. Tozlu yolların, çatlamış toprakların, susuzluğun ve yoksulluğun içinde bir ev... Ve o evde, yüzünde yılların yorgunluğu, gözlerinde ise hâlâ sönmemiş bir umut ışığı taşıyan bir kadın yaşıyor: Halime Farih Teyze.
Halime Teyze, on üç kişilik kalabalık bir ailenin yükünü omuzlarında taşıyan bir anne, bir abla, bir babaanne, bir dert ortağı. Eşi yıllar önce hayata gözlerini yummuş. O günden sonra, evin tüm sorumluluğu Halime Teyze’nin üzerine kalmış. Evin tek dayanağı olmuş yıllarca... Çocuklarının, torunlarının karnını doyurmak, başlarını sokacak bir dam sağlamak, onları ayakta tutmak için gece gündüz çalışmış. Ama Afrika’nın kıt imkanlarında, özellikle de böyle yoksul bir köyde yaşamak hiç kolay değil.
Her gün sabah ezanıyla uyanıyor Halime Teyze. Gün henüz aydınlanmadan tandırı yakıyor, çocuklara bir parça ekmek çıkarabilmek için. Ellerinin nasırları, yılların emeğini anlatıyor sessizce. Evdeki tek destek, uzakta çalışan kızı. Her ay elinden geldiğince, yalnızca 50 dolar kadar bir yardım gönderebiliyor. Bu para, Halime Teyze ve diğer on iki aile ferdine ne kadar yeter ki? Bir ay boyunca, ekmeğe mi yetsin, suya mı, hastaya mı?
Zorluklar bununla da bitmiyor. Ailenin erkek çocuklarından biri, ne yazık ki uyuşturucu bağımlısı. Halime Teyze'nin yüreği her gün bir başka yangınla kavruluyor. Hem ailesini ayakta tutmaya çalışıyor hem de bir evladının karanlığa düşmesine engel olmaya çabalıyor. Oğlunu kaybetme korkusuyla geçen her gün, Halime Teyze’nin omuzlarına biraz daha yük bindiriyor. Ama yine de yılmıyor. Direniyor. Çünkü o bir anne. Çünkü o, ailesi için mücadele etmeyi bırakmayan bir savaşçı.
Komşularından, akrabalarından gelen küçük yardımlarla tutunmaya çalışıyor hayata. Ama Afrika’da yoksulluk öyle derin ki, komşunun da durumu Halime Teyze’den farksız. Bazen bir tabak yemek, bazen bir kova su paylaşılıyor; yokluktan değil, kardeşlikten, merhametten.
İşte bu yüzden, İyilik Yolu İnsani Yardım Derneği olarak Halime Teyze'nin kapısını çaldık. Gözleri doldu bizi gördüğünde. Belki de yıllar sonra ilk kez, yalnız olmadığını hissetti. Gönlünde yeşeren umut filizlerine bir damla su olduk.
Halime Teyze'nin hikâyesi, Afrika'da her gün yeniden yazılan binlerce hikâyeden sadece biri. Ama her biri ayrı bir yürek yangını, her biri ayrı bir çağrı. O yüzden durmuyoruz, duramayız. İyilik yolculuğumuzda, bir annenin duası, bir çocuğun tebessümü, bir sofradaki ekmek bizim en büyük ödülümüz.
Bugün Halime Teyze'nin yanındayız. Yarın başka bir annenin, başka bir çocuğun elinden tutacağız. Çünkü biliyoruz ki, iyilik paylaştıkça büyür, umut çoğaldıkça karanlık aydınlanır.
Siz de bu iyilik yolculuğunun bir parçası olun. Halime Teyze gibi nice yürek, bir yardım eline hasret. Gelin, birlikte onların yarınını değiştirelim.